27 Mart 2012 Salı

Ölüme ramak kala yarım kalanlar

   Dünya umduğumdan daha hızlı ilerliyor.Ölüme ramak kala insanlar hala yaşamaya çalışıyor.Ölüme ramak kala bir ölünün yarım bıraktığı patiği bir yaşayan örüyor. Orhan Veli'de diyor ya 'Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.' Birileri gözlerini sonsuza kadar kaparken, birileri hala bir ölünün yarım bıraktığı patiği devam ettiriyor.

   Ve her şey yarım kalıyor.
   Beşer ecelin zamanını, yerini değiştiremiyor.Beşerin aklı almıyor, beşer şaşıyor.
   Duygular hep yarım kalıyor.Gözyaşları yarım kalıyor.Bir yerden sonra akmayan gözyaşları yarım kalıyor.Sanmayın ki kuruyor sadece yarım kalıyor.
   İnsan artık ağlamıyor.İnsan nisyandan geldiği için susmuyor.İnsan yarıda kaldığını kalacağını bildiği için susuyor.Her yaşanılan yarım kalıyor, insanın yarısı kalıyor.Yarım kalmış insan tekrar yola koyuluyor.Bir yarısı gitmiş olarak başlıyor yeni bir şeylere. Sonra kalanında yarısı gidiyor, sonra diğer yarısı, sonra kalan ötekinin...İnsan bölünerek sona yaklaşıyor.
   Yarım kalmış bir patik hala örülüyor birinin elinde.
   Ve sonunda patik bitiyor.Biri ayağına giyecek o patiği.Soğuk gecelerde ısıtacak birinin ayağını.Tamamlanmış gözüken bir patik bütün arda kalan yarımları simgeliyor.
   Hani bu patiğin ipini üreten nerde
   Bu patiğe başlayan nerde
   Bu patiği bitiren nerde
   Hani bu patiği giyen nerde...
   İnsanlar yarım kalıyor.Patikler yarım kalıyor.
   İnsan nisyandan gelmiyor.İnsan hiçbir şeyi unutmuyor.Yarım kaldığını kalacağını bildiği için susuyor sadece.
   Ve her şey öyle ya da böyle yarım kalıyor, tıpkı bu dünyanında ansızın yarım kalacağı gibi...Bu kadar.
   Hayır sanırım bu kader. Ve henüz vakit varken inanalım.Mutlu sonlar inananlar içindir.

16 Mart 2012 Cuma

Sokaktan manzaralar- yaşlılar

   Yaşlılar görüyorum sokakta yürüyen ağır, aksak adımlarla.Yaşlılar görüyorum.''Dante gibi ortasındayız ömrün'' demeye geç kalmış, ömrün sonuna gelmiş yaşlılar...
    Yaşlılar görüyorum sokakta bakamıyorum gözlerine.Gözleri umutsuz, cansız, ürkek bakıyor.Bakamıyorum gözlerine.Yaşlılar görüyorum hani ''yaş geçer de gönül geçmez'' diyenlerden.
    Vakit gelmiş sona yaklaşmış, göz kapakları çökmüş, yürümeye mecali kalmamış.Genç bir gönlü taşımaya elverişli olmayan bir beden.
    Yaşlılar görüyorum sokaklarda, gönlü genç,canlı durmayı bırak her gün en taze heyecanla yine yeniden atmak isteyen.Beden bu yüreği taşımayınca, bir çelişki alıp başını gidiyor.Bedene ağır gelen yüreğe de ağır geliyor.Yaşlılar görüyorum sokakta bu yüzden düşmüş göz kapakları bu yüzden bakamıyorum gözlerine.Umutsuz çaresiz gözler bakıyor etrafa, ağır bir beden yürüyor, yüreğe söz söylenmiyor,yüreği o beden taşıyamıyor.
    Yaşlılar görüyorum sokaklarda, sonra seni görüyorum, bedenim ağır değil belki ama yüreğim ağırlaşıyor benimde , bakamıyorum gözlerine, bir hıçkırık düğümleniyor yüreğimde.Seni görüyorum sokakta yok bu yürek benim değil, bu bedende.
    Yaşlılar görüyorum önce, sonra seni görüyorum, en son kendimi görüyorum.Yüreğin söylediğini beden dinlemiyor, bedenin söylediğini de yürek...
    Ve ben bir sokakta öylece yürüyorum...

4 Mart 2012 Pazar

serçeler,güvercinler, kaplumbağalar,insanlar ve hikayeler

  En ürkek kuş serçe, minik, masum kaçtı kaçacak gibi durur.Biraz daha cesur olan güvercin yemlerini yerken yanından yavaşça geçerseniz kaçmaz, daha bir yere basar ayakları...
   Peki ya kaplumbağalar?
   Peki ya insanlar, hayat hikayeleri...
   Yürekte gök gürlerse, yağmur gözden yağar.
   Ben yüzümü çok yıkarım,
   Yüreğimi çok yıkarlar,
   Kirpiklerim bu yüzden ıslaktır.
   İnsanlar hep birlikte bu yüzden ağlarlar, yürekleri yıkanmıştır,yıkılmıştır, kalpte gök gürlemektedir, yağmur her defasından daha farklı gözden yağmaktadır.
   Her insan bir hikaye,her hikaye anlatılmaz belki ama her anlatılan dinlenmelidir.Hayat paylaşınca daha kolay çözülüyor sırlar,dertler...
   Anlaşılmayanlar anlaşılıyor.
   Birlikte bir çay içerken...
   Ve artık biliyorum ki hayatı seven çayı şekersiz içiyor.




Ve yüreklerimiz yıkansın her daim çünkü 
Bizi anca soğuk paklar...

2 Mart 2012 Cuma

Bildiğim şeyler2

   İnsanlık dedik sustuk. Sonra ne olduysa insanlara oldu. İnsanlık dedik üzüldük, insanlık dedik ağladık, insanlık dedik kandık, insanlık dedik sustuk sonra ne olduysa bize oldu. 
   Ama en önemlisi insanlık dedik biz inandık.Ve bildiğim bir şey varsa insanlık daima inanır daima kazanır.