''Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında''
Soğuk,ıssız, sessiz gelecek olan ölümü ben erkenden öldüreceğim, ölümün soğukluğunda üşümemek için ateşimle yok edeceğim.Öfkem bu sefer affetmeyecek.Öfkem koca bir denize mağlup gelmeyecek bu sefer yakacağım denizin kentini, içindekileri de, derken bir adam göreceğim yorgun, üzgün, pişman.Ateşim onu da yakacak, derken bir kadın göreceğim ateşle yanmış olacak.Şairim Karakoç olacak söyleyeceğim dizelerini:
''Denizin kentini yaktım
Beni çocukluğumdan koparan Denizin kentini yaktım
Bir kent kadın kabuklarından''
Küller kalacak elimde geriye,geri dönüşü olmayan ölümü göreceğim, ölüm gelmeden önce.Kulağıma fısıltılar gelecek umursamayacağım, alevimi uçsuz bucaksız bir deniz söndüremeyecek, deniz yenik düşecek.Ben zafer kazanacağım.Külleri savuracağım etrafa bir toprak parçası olacak, alevim sönecek gözyaşlarım akacak, umursamayacağım.Geri dönüp bakmayacağım, gözyaşlarım akacak, şairimin dizelerini söyleyeceğim:
''Denizin kentini yaktım
Miras kalmış bir alevle''
Önce Karakoç yakmış sonra ben, geriye kalan gözyaşlarım küllerin üstüne, öyle çok akacak ki yeni bir deniz olacak, uçsuz bucaksız, dibi eskiden kalma, kalıntılarından tam kurtulamamış, daha da derinde kalsın diye daha çok akıtacağım yaşlarımı gelmemiş gelecek ölümün üstüne, gözyaşlarımla küllerinin arasında kalmış olanlar bir kez de sessizliğimin ceseti olacak.Umursamayacağım.Şair dizelerine son verecek, bense tekrarlanacak olana, bir gün gerçek ölüm gelecek, bu sefer ben gömüleceğim gözyaşlarımın arasına, şair şiirine son verecek ben gözyaşlarıma:
''Tanrıyı anarak kalbi atan
Cami sütunları boğdu
Sararmış gözyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini''...
Cami sütunları boğdu
Sararmış gözyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini''...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder